3 Mart 2019 Pazar

Çocukluk Kabusum, Bir Korku Kültü Suspiria (1979)

"Suzy,Do You Know Anything About Witches?




 Korku filmlerini bugün zevkle izliyor olmamdaki en büyük etken, Ailecek toplandığımız tv karşısında korku filmleri başladığında odama gönderilmek istememdi.Ailemin korumacı tavrı ben de o zamanlar aksi yönde temeller atmıştı.Çocukken sürekli büyüklerin dediklerini yapmak durumunda olmak ve kısıtlı bir yaşam alanımın olması zaten canımı sıkan bir durumdu.İlkokula başladığımda da başka bır kurallar sılsılesıne gırecegımın,bana alınan sayısız cıkolataya rağmen farkındaydım ancak en azından sınırlarım genıslıyordu.İlk gün ağlamayıp saksı gibi durduğumu anımsıyorum.Cocuklugun katı sınırlarından suspiriaya gelecek olursak, anne ve babamın beni filmlerden koruyucu tutumu ben de korku filmlerine olan merakı daha da arttırdığı gibi bilinmez hale getirip o filmlere cazibe de kattı.Trainspotting’deki alıntı gibi, "C vitamini yasa dışı olsaydı, onu da kullanırdık.". Tabi filmlere cazibe katıp daha da onları izlememi sağlayan bu durum çocukluğumda evin karanlık koridorunu rekor hızda gidip gelmeye çalışmama da sebep olmuştu.Korkunun bir tür isyan olduğunu aslında biraz büyüdükçe anlamaya başlamıştım.İzlememin yasak olduğu filmlerden gördüğüm her sahnede aklıma kazınmıştı.Ancak tuhaf bir durum var ki, Suspiria’yı çocukken uzun uzun izlememe rağmen yıllar sonra tekrar izlediğimde anladım ki aklımda kalmamış.Suspiria en sevdiğim film olmuş ve hala tüylerimi ürpertecek kadar beni etkilemişken hiç hatırlamamam sanırım ne denli korkup beynimin onu sildiğinin bir işareti olmalı.
Giallo başta olmak üzere korku sinemasının kült yönetmeni Dario Argento tarafından 1977 yılında çekilen Suspiria döneminde çok ses getiren ve günümüzde başyapıt halini alan özel bir film. Suspiria’nın senaryosu, oyuncu Daria Nicolodi’nin çocukken büyükannesinden dinlediği kara büyü ve cadı masallarından Dario Argento ile birlikte yola çıkmalarıyla yazılmıştır. Suspiria, Amerika’dan bale eğitimi almak üzere Almanya’da prestijli bir dans okuluna gelen Suzy Banyon’un hikayesini ele alır.Film daha ilk sahnelerinden itibaren izleyicisine güvensizlik hissini verir.Suzy’nin havalimanında çıktığı anda artık farklı bir Dünya’da olduğu,fırtınalı atmosfer ve radikal derecedeki kırmızı ve mavi ışıkların kullanımıyla izleyicinin hislerine doğrudan aktarılır.Tehlike ve güvensizlik adeta sinematografiyle sessizce izleyiciye işler. Susy okula geldiğinde ise huzursuzluk daha da yoğunlaşır.Gotik bina çok ta uzaktan olmayan çekimlerle,kırmızının hakim olduğu renkleriyle Susy’yi içine çekmek uzere bekleyen bir kapan gibidir ve sanki olacakların habercisi bir tabela halini alır.Ancak bir yandan da oldukça estetiktir ve bu durum Dario Argento sinemasında merkeze yakın noktalarda konumlanan bir niteliktir.Katillerin fetiş giyim stillerinden, ışıklara kadar filmlerinde daima korku ve şiddet yakın çekimlerle estetize edilir.Suspirianın yüksek kontrastlı yapısının,ışıklarının bir sebebi de technicolor olarak çekilmesi ve üzerinde iyi uğraşılmasıdır.Filmin sinematografik oluşumunu merak edeler bu yazıyı okuyabilirler. https://ascmag.com/articles/suspiria-terror-in-technicolor


Yakın çekimlerle Susy’nin serüveni işlenirken bazı yerlerde de uzak çekimler çaresizliği aktarmada başarılı olmuştur.Kör piyanistin ölümü sırasında kamera Berlin meydanını oldukça uzaktan çekmektedir ve bomboş meydandaki kör bir adamın bir tür bilinmez düşmana olan direnme çabası da etkileyicidir.Dario Argento Suspiria’da da sanatsal objeleri sinemasına taşımaktan geridurmaz.Tıpkı 1970 yapımı L'uccello dalle piume di cristallo (Kristal kanatlı kuş) filminde yaptığı gibi heyklellere özellikle yer verir.Filmde etkileyiciliğe etki eden bir diğer faktör ise müziktir.Işıklar kamera hareketleri,rüzgar sesleri ve müzik ahenkle ürkütücü bir senfoni halini alır.

Film bugün bile cesur tavrıyla anılırken, Dario Argento arzuladığı kadar cüretkar davranmamıştır.Aslında okuldaki öğrencileri canlandıran oyuncuların çok daha küçük yaşlarda castlardan seçilmesini istemiş ancak vazgeçilmiştir.Ardındanbinalar ve iç mekan oldukça heybetli inşa edilmiş ve en azından oyuncuları ufaltıcı bir etki sağlaması istenmiştir.Tellerle dolu odaya düşüp ölme sahnesi,okulun içinde asılan kız ve ustura sahneleri oldukça akılda kalıcı ve dönemine göre cesur sahneler olmuştur.Öyle ki ilk kez usturayla tıraş olacakken aklıma gelen tek şey Suspiria'ydı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder